REŞAT CEYLAN RUHUNDA SANAT VAR

Heykel, enstalasyon, video, tiyatro ve dijital sanat alanlarında çok başarılı bir isim Reşat Ceylan . Bu değerli adamla biraraya gelip merak ettiklerimizi sorduk. Reşat Ceylan tüm merak edilenleri Cinemascope Dergisine anlattı.

 

1- Sizi biraz Tanıyabilir miyiz?

Reşat Ceylan - İstanbul'da yaşıyorum. Resim ağırlıklı olmak üzere;  heykel, enstalasyon, video, tiyatro ve dijital sanat alanlarında çalışmalar yapmaktayım.

2- Resimlerinizi yaparken soyut ve somut olarak ilham kaynaklarınız nelerdir?

Reşat Ceylan - Dünya görüşümden ilham alarak doğadan sezdiğim verileri bakış açımı kullanarak alımlayıcıya aktarıyorum. Bunun yanında; Spinoza, Jean-Paul Sartre, Aristoteles ve 
Immanuel Kant gibi filozofların kaynaklarından besleniyorum. Fikirlerin resmini çiziyorum diyebilirim. 

3- Sizce iyi bir ressam nasıl olmalı?

Reşat Ceylan - Aslında bunun net bir tarifini vermek yerine şöyle diyebilirim; Herkes aynı özelliklere ve şartlara sahip değil. Hepimizin hem kalıtımsal olarak hem de sonradan aktarılan
olumlu ve olumsuz özellikleri var. Kimi sanatçılar dışa dönük olup dünyaya açılarak, dışardan ilham alarak daha iyi eser ortaya koyarken kimi sanatçılar da içe dönük 
olup izole bir yaşamı tercih ederek eserlerini bu minvalde üretebiliyorlar. Bu kişiye ve koşullara göre değişebiliyor. Önemli olan eserin ortaya çıkmasıdır. 
Mesela toplum normlarına göre bireye sunulan belli bir standart var. Birey standardın
dışına çıktığında ya da standarda uygun değilse toplum onu kabul etmeyebiliyor. Sanat ise bireyi olduğu gibi kabul ediyor. 
Birey iyi ya da kötü hangi özelliklere sahip olursa olsun, bu özelliklerinden yararlanarak sanat eseri ortaya çıkarabilir. Belki de topluma, felsefeye, bilime ya da herhangi bir alana yeni bir bakış açısı kazandırabilir. Eksiklik, fazlalık, kusur veya hastalık vb. sanatta çok önemli yapıtların ortaya çıkmasına sebep olabilir. Yani toplumun kabul etmediği kişiye sanat sahip çıkabiliyor. Bunun dünya çapında örneklerini görüyoruz. 

4- Resimlerinizde asıl anlatmak istediğinizi anlamakta zorlananlar oluyor mu? Ayrıca resimlerinizi yaparken görünmeyen duyguları anlatmakta zorlandınız mı?

Reşat Ceylan - Evet zaman zaman oluyor fakat bu normaldir. Genelde sergilerde ve diğer etkinliklerde seyirciye sergiyi 
düzenleyen galeri tarafından sanatçının bakış açısını anlatan manifesto sunulduğu da oluyor.
Şart değil tabi ama bazen serginin durumuna göre değişebiliyor.
Resimlerimde görünmeyen duygu ve kavramları alımlayıcıya aktarmak için erken dönem işlerimde çok kafa yorduğum oldu ve çok normal. Zaten
olması gereken de böyle bir şey. Bu da üretimin bir parçasıdır.
Alımlayıcı bakış açımı öğrenip tanıdığında ise anlatmaya gerek kalmıyor. Her sanatçı eserini anlatmalı mıdır? Tabi ki değildir.

5- Sinema, dizi ve tiyatro ile de ilgilendiğinize göre bu alanlardaki hedefleriniz nelerdir?

Reşat Ceylan - Sanata meyilliyseniz diğer sanat dallarına da ilgi duymanız normaldir.
Resim benim oyun alanım ve en çok vakit geçirdiğim mekanımdır. Tiyatro ve sinema ise ara sıra gidip yüzdüğüm bir denizdir.  Arada sırada bu mekandan çıkıp kendimi denize atıyorum. Bu bana yeni bakış açılarını beraberinde getiriyor ve ruhuma çok iyi geliyor.


Mesela sinemaya olan ilgimi şöyle açıklayayım: Bir filmi izlemeden önce o filmin yönetmenini öğrenirim. sonra yönetmen ile ilgili araştırmalar yaparım. Hangi akıma hitap ediyor, dünya görüşü ve anlatım dili nasıldır diye iyice araştırırım. Sonra filmi araştırmaya başlarım. Film hakkındaki ulaştığım bir çok kaynağı okurum. Yetmezse filmi 
defalarca izlerim. O da yetmezse filmin konusu ile ilgili roman varsa romanını bulur okurum. Romanı yoksa yazılmış ilgili kitaba ulaşırım. 
Yani tamamen o filmi yalayıp yutarım. Bütün filmler için geçerli değil tabi. Oyuncularını incelerim. Bir nevi sinema dedektifiyim. Sinema sanat dalları arasında en çok etkilendiklerimden biridir. 
Tiyatro oyuncuğuna ise bundan yirmi sene önce başladım. Bu süreçte Bir çok defa tiyatro sahnesine çıktım ve bunun yanında hem yazıp hem de yönettiğim bir oyunda oynadım. Kendimi sadece bu denize atıp yüzüyorum.


Gerisi zaten geliyor. Oyunculuk dersi aldığım bir çok büyük usta oldu. Bunlardan biri Rüştü Asyalı'ydı. Bir keresinde sohbet ederken kendisine; 'oyunculuk yapmamın bambaşka bir hazzı var. 


İnsan doğası gereği koşmak,gülmek, dans etmek, vb. kısacası ruhunu ve bedenini açan eylemlerde bulunma ihtiyacı hissediyor. Fakat toplumsal normlar arasında sıkışan birey bu eylemleri özgürce gerçekleştiremiyor. Her zaman için görünmez bir baskı var maalesef. Oyunculuk ise  
İnsanı, ruhen bağlı olduğu zincirlerinden kurtarıyor. Blokajları iyice silkeliyor.' demiştim. Kısacası; Arada sırada oyunculuğu kendimi iyi 
hissettirdiği için yapıyorum. O denizde biraz yüzüp rahatladıktan sonra oyun mekanıma tekrar dönüyorum.

6- Bir ressamın hayat hikayesi film olarak anlatılsaydı ve bu filmdeki ressam siz olsaydınız bu konuda ne düşünürdünüz? Bu konuda duygularınızı alabilir miyiz?

Reşat Ceylan - Aslında senaryo yazan ve aynı zamanda oyuncu olan bir arkadaşım beni baz alarak bir tiyatro oyunu yazıp oynamıştı. Oyunu seyrettim ve bu beni hem mutlu etmiş 
hem de onure etmişti. Çok güzel bir duyguydu. 

7- Okuyucularımıza ve takipçilerimize son olarak neler söylemek istersiniz?

Reşat Ceylan - Öncelikle benimle röportaj yaptığınız için çok teşekkür ederim. 
Son olarak; Sanat doğanın bize sunduğu büyük bir lütuf. Buna toplum olarak her zaman sahip çıkmalı ve değer vermeliyiz. Çünkü sanat hayata renk katıp
bizlere sınırsız düşünce gücünün kapılarını açarak yeni ufuklar kazandırıyor. 
Röportajımı okumaya zaman ayıran değerli okuyuculara sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Esenlikler dilerim.

 

Röportaj : Prenses Gülay Kılıç 
Insta : @gulaykilicofficial 
Mail  : gulaykilicofficial@gmail.com