“Ceviz Ağacı” 11 Mart’ta Beyazperdede Seyirci İle Buluşuyor
Yurtdışında ve yurtiçinde aldığı ödüllerle merakımızı kabartan “Ceviz Ağacı” filmi, 11 Mart’ta seyirciyle buluşuyor.
Yönetmen ve senarist Faysal Soysal’ın oyuncu kadrosunda Serdar Orçin, Sezin Akbaşoğulları, Kübra Kip, Ali Mert Yavuzcan, Şebnem Dilligil, Murat Mahmutyazıcıoğlu ve Rıza Akın’ın yer aldığı ikinci uzun metrajı “Ceviz Ağacı”, festivallerden aldığı ödül ve övgüleri bu kez beyazperdeye taşımaya hazırlanıyor.
Çekimleri Türkiye’de Sinema Genel Müdürlüğü’nün ve TRT’nin katkıları ile gerçekleştirilen ve ilk Türk-İran ortak yapımı olan Ceviz Ağacı filmi, darbe sonrası travmalara ve kadın cinayetlerine getirdiği özgün bakış açısıyla farklı siyasi, ahlaki ve felsefi bakış açılarını şiirsel bir sinematografi, eşsiz bir ses ve müzik tasarımıyla sinema perdesinde seyirciyle buluşacak.
Filmin görüntü yönetmenliğini Türkiye’nin en önemli ve başarılı isimlerinden Vedat Özdemir, ses operatörlüğünü Mustafa Bölükbaşı üstlenirken, İran’ın en iyi sanatçıları da filmin post prodüksiyonunda görev aldı. “Kaplumbağalar da Uçar” ve “Armut Ağacı” filmlerinin kurgucusu Mostafa Khergepoosh filmin kurgusunu; “Seyyar Satıcı” ve “Kertenkele” filmlerini ses tasarımcısı Mohsen Roshan filmin ses tasarımını, “Bir Ayrılık” ve “Güneşin Çocukları” filmlerinin renk tasarımcısı Hootan Haghshenas filmin renk tasarımını ve Payam Azadi de filmin müziklerini yaptı.
Film bugüne kadar yurt içi ve yurt dışında birçok önemli festivallerde gösterilip toplam 12 Ödüle layık görüldü. Filmin konusu şu şekilde: Birçok açıdan silik ve pasif bir karaktere sahip edebiyat öğretmeni Hayati, karısı tarafından hor görülüp terkedilir. Bir süre sonra ataerkil özellikteki kasabada kimliği belirlenemeyen bir kadın cesedi bulunur. Hayati cesedin karısına ait olduğunu iddia edip başkasının işlediği cinayeti üstlenir. Peki ama işlemediği bir cinayeti neden üstlenir insan? Film bu sorunun peşinde insanın en saklı, en gölgede kalmış, derin taraflarını aydınlatmaya çalışırken tutunamayış, kadın cinayetleri, şiddetin binbir yüzü, edebiyat, tutkular ve pişmanlıklar gibi uğraklarıyla dünya yüzünde insan için özne olarak var olmanın imkanını sorguluyor.